Radikal, 9 Mart 2011
Ortadoğu’da son aylarda yaşanan gelişmeler, eski bir tartışmayı, adı konulmamış bir kavram üzerinden yeniden canlandırmış görünüyor. Tartışma, Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri için nasıl bir model olacağı meselesi iken, adı konulmamış şey pasif modellik durumudur. Son iki-üç yıla kadar Türkiye İslam ülkeleri için sürecin içine dahil olan ve bu nedenle adı konulmuş (aktif) bir model olarak önerilirken artık adı konulmamış bir şekilde ve kendiliğinden gelişen bir sürecin ürünü olarak pasif bir model şeklinde ortaya çıkmaktadır.
‘Model ülke’ seçeneğinden ‘pasif model’ olmaya dair bu değişimi ilk fark eden Graham E. Fuller oldu. Fuller üç yıl önce kaleme aldığı ‘Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ adlı çalışmasında şöyle diyor: “ AKP’nin yaklaşımı (bölgedeki) diğer İslamcılara birçok değer sunuyor. AKP kendi programını başka bir yerde pazarlamayacaksa da ilgili değerlerini diğer Müslüman toplumlardaki gruplarla paylaşmaya hazır gözüküyor.” Türkiye’nin Müslüman dünyada ‘izlenmeye değer bir ülke olarak’ görülmeye başladığından hareketle Fuller, bir model olarak ortaya çıkmanın akılcı bir şey olmadığını, aksine ‘eylemler ve söylemler üzerinden’ kendiliğinden gelişen bir modelliğin makul olduğunu ileri sürmektedir.