Ayraç, Sayı: 33, Temmuz 2012, ss. 60-61
“Alyoşa: Ama buna halk izin vermeyecektir.
Rakitin: Yok edin halkı, kırın, susturun onları. Çünkü Avrupa Aydınlanması halktan çok daha önemlidir.”[1]
Rakitin’in cümlesinin bizdeki temel muhatabı hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar ortadadır: Kürtler. Bu cümlenin Kürtler için ne anlama geldiğini ya da Kürtlerin böylesi bir cümle içinde nereye oturduğunu bugün bize en iyi anlatan metin ise kuşkusuz Mesut Yeğen’in Devlet Söyleminde Kürt Sorunu (DSKS) olmuştur.[2] Metnin en temel iddiası cumhuriyet dönemi devlet söyleminin “Kürt kimliğinin cumhuriyet hükümetleri tarafından tahrip edildiği gerçeğini gizlemek şöyle dursun, bizzat bu gerçeği ifşa” ettiğidir (24). Bu cümle metindeki bir başka cümleyle birlikte okunmalı ki, o da şudur: “Kürt sorunu devlet söylemi içerisinde her zikr edilişinde, ‘irtica’, ‘aşiret direnci’, ‘eşkıyalık’, ‘ecnebi kışkırtması’, ya da ‘bölgesel geri kalmışlık’ meselesi olarak anıldı; asla etno-politik bir sorun olarak değil” (222). Alıntılanan iki cümle bir arada okunduğunda ortada bir çelişki var gibi görünmektedir. İlk cümle devlet söyleminin Kürt sorununda bir şeyleri saklamak bir yana, aksine ifşa ettiğini söylerken, ikincisi devlet söyleminin Kürt sorununun etno-politik mahiyetini başka adlandırmalar yoluyla sakladığını ileri sürüyor.
Devamını okuyun