Beni Takip Edin !

Bülent Aras ve Emirhan Yorulmazlar, Middle East Policy dergisinin Kış 2014 sayısına “Arap Baharı Sonrası Türkiye ve İran: Orta Yolu Bulmak” başlıklı bir makale yazdılar. Arap Baharı sonrası Ortadoğu ikliminde Türkiye ve İran’ın çok sayıda meydan okuma ve tehditle karşı karşıya kaldıklarını ileri süren Aras ve Yorulmazlar, her iki ülkenin de politikalarını yeniden düşünüp ona göre hareket etmeleri gerektiğini öneriyor  (s. 113). Dolayısıyla, her iki ülke için reelpolitik’e bir dönüş olması gerektiğini ve bunun bir tercih değil gereklilik olduğunu savunuyorlar (s. 113). Bölgedeki temel siyasi dinamiklerin nasıl ve neler tarafından şekillendiği noktasında ise şu noktaların altını çiziyorlar;

Devamını okuyun

Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 2001-2014 yılları arasında kış dönemlerinde yüksek lisans dersi olarak verdiğim Türk Dış Politikası’na Teorik Yaklaşımlar başlıklı dersimin syllabus’u (ders içerik rehberi) aşağıda pdf formatında sunulmuştur. Bu dönem itibariyle (2014-2015 Kış dönemi) bu dersi vermeyi tamamladığımdan dolayı 3 yıllık dersin bir hafızası olması nedeniyle syllabus’u baylaşıyorum.

Devamını okuyun

In her article titled “Turkey’s Kurdish Opening: Long Awaited Achievements and Failed Expectations” in Turkish Studies (Vol. 15, No. 1, 2014), Özlem Kayhan Pusane postulates two reasons in order to explain the failure of the Kurdish Opening in 2009. Firstly, the AKP (Justice and Development Party) government “failed to build a consensus on the part of the state” since it did not make “a real effort to receive the support of the opposition parties”. Secondly, “the PKK’s appearance as an organization with multiple centers of power” made the process difficult for the AKP since the latter could not “decide with whom to talk and whom to take seriously in its efforts to resolve the Kurdish question” (p. 82). As a result of these two reasons, the Kurdish opening failed and the PKK resorted to violence back.

Devamını okuyun

Son dönem Türkiye siyaseti çalışanlar genelde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) özelde ise Ahmet Davutoğlu kontrolündeki dış politika için “Neo-Osmanlıcı”, “Mezhepçi” ve “İslami Kemalizm” gibi kavramlar kullanıldığına aşinadırlar. Nasıl AK Parti ve Davutoğlu Kemalizm, ulus-devlet ve Batıcılık üzerinden “eski rejim” ile hesaplaşıyorsa, AK Parti ile hesaplaşanların belirli kavramlar ve stratejiler üzerinden bu iktidar savaşını yürütmeleri gayet normal bir durum. Olması da gereken bu, zira antagonizma bütün toplumları ve düşünceleri imkânlı kılan şeydir. Okumuş yazmış kesimden beklenenin bu kavramları sahiplenmeleri ya da reddetmeleri olduğunu düşünmüyorum.

Devamını okuyun

birikimdergisi.com, 11 Ağustos 2014

İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) 23 Temmuz 2014 tarihinde resmi twitter hesabından Gazze’de Hamas “militanlarının” nasıl saklandıklarını gösteren bir görsel yayımladı. Görsel Gazze’de herhangi bir sokağı temsil ediyor ve sokağın içinde yazıyla belirtilmiş dört farklı bina gösteriliyor: Okul, hastane, cami ve ev. Bütün bu kamusal ve özel binaları kendilerine kalkan olarak seçmiş silahlı militanlar görsele dağınık olarak yerleştirilmişler. Görselin hemen üzerinde şu ifadeler kullanılmış: “Hamas sivil alanlardan İsrail’e saldırıyor, onlarla karşı bu alanlardan başka savaşma seçeneğimiz yok”. IDF’nin resmi twitter hesabının bu görseli duyurmak için seçtiği cümleler de dikkat çekici: “Hamas’sız Gazze nasıl olabilir? Muhtemelen bu şekilde değil”.

Devamını okuyun

FilistincocukhSağdaki fotoğraf İsrailli bir askerin instagram sayfasına yüklediği bir fotoğraf. Mor Ostrovski’in bu fotoğrafında bir silahın dürbününde kafasına nişan alınmış bir Filistinli çocuk görüntüsü mevcut. Ostrovski gelen tepkiler üzerine instagram hesabını kapatıp fotoğrafı da siliyor.  Neyse ki electronicintifada.net sitesi fotoğrafın kopyasını ve yüklendiği instagram sayfasının ekran görüntüsünü alıyor.[1] Fakat çarpıcı olan bu davranışın Filistinli çocuklar söz konusu olduğunda bir istisnayı teşkil etmemesidir. İsrailli bir sivil toplum kuruluşu olan Breaking the Silence (Sessizliği Bozmak) örgütünün 2006-7 yıllarında Nablus’ta görev yapan İsrailli askerlerle yaptığı mülakatta benzer söylemlerle karşılaşmak mümkün. İsrailli bir başçavuş ile yapılan mülakat bu noktada bir hayli çarpıcı;

“-Plastik mermileri askeri aracın içinden mi ateşliyorsunuz?

-Mazgal deliğinden ateşleyebilirsin

-Nereyi hedefliyorsunuz? Bazı çocukları rasgele mi seçiyorsunuz?

Devamını okuyun

natolibyaOrtadoğu Analiz, Temmuz Ağustos 2014, Cilt: 6, Sayı: 63, ss. 75-77

NATO, 29 Kasım 2011 tarihinde Facebook’taki resmi sayfasında Youtube’a yüklediği bir videoyu takipçileriyle paylaştı. “NATO ve Libya: Kargaşa Zamanlarında Kültürel Miras” başlığını taşıyan bu Youtube videosu, Facebook sayfasında “Libya’nın kültürel mirasının son çatışmada nasıl etkilendiğine ve onu korumaya çalışma noktasında atılan adımlara bir bakın” yorumuyla  duyuruldu. Videonun içeriğinde iç savaşta ve daha öncesindeki Kaddafi döneminde Libya’nın tarihsel mirasının nasıl yıkıma uğradığı ve NATO operasyonu ile birlikte bu mirasın nasıl koruma altına alındığı temel konu olarak işleniyor.

Devamını okuyun

“Türkiye Dış Politikası: ilkeler, Aktörler, Uygulamalar” (İstanbul: Etkileşim Yayınları, 2013) başlıklı kitabıma yönelik yapılan tanıtım/değerlendirme yazıları aşağıdadır.

1.) Ramazan Erdağ, “Türkiye Dış Politikası: ilkeler, Aktörler, Uygulamalar”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 10, Sayı 40, Kış 2014, ss. 173 – 178  Okumak için tıklayınız. TDPErdag

2.) Öznur Keleş, “Türkiye Dış Politikası: İlkeler, Aktörler, Uygulamalar”, Uluslararası Hukuk ve Politika, Cilt: 10 Sayı: 38, 2014, ss. 164-167  Okumak için tıklayınız TDP[Keles]

3.) Selma Bardakçı, “Türkiye Dış Politikası İlkeler, Aktörler, Uygulamalar”, Insight Turkey, Vol. 16 / No. 3 / 2014, pp. 7-15 Okumak için tıklayınız TDPinsight

4.) Bilal Yıldırım, “Türkiye Dış Politikası: İlkeler, Aktörler, Uygulamalar”, Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2, 2014, ss. 183-189, Okumak için tıklayınız TDPyıldırım

Devamını okuyun

1990’larda dış politik ilişkilerde hakim olan tehdit odaklı dil içerideki ayrıcalıklı militarist söyleme süreklilik imkanı sağlamış ve askere ayrıcalıklı bir konuşma alanı açmıştır. Bu yönü nedeniyle 1990’larda Türkiye’nin Ermenistan politikası Türkiye’deki iktidar ilişkilerine içkin olarak ele alınmalıdır.

Devamını okuyun

Uluslararası İlişkiler disiplini içince Realist teorinin 1990’ların ortalarından beri harıl harıl çalıştığı konulardan biri ‘seçmen maliyetleri’ (audience costs) kavramı. Basitçe devletlerin belli bir kiriz durumu ile karşı karşıya kalmaları halinde, liderin atacağı adımların seçmenlerde bir karşılığı olduğu varsayımına dayanır. Özellikle vatandaşların dış politik gelişmelere ilgilerinin arttığı 20. Yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte bu kavramın kilit bir önem arz etmeye başladığı ve dış politika çalışmalarında bir hayli işlevsel olduğu söylenmektedir.

Devamını okuyun

29 Aralık 2010 tarihinde Radikal gazetesinde Dror Ze’evi imzalı bir yorum yazısı yayımlandı. “İsrail ve Türkiye: Yalnız Demokrasilerin Dostluğu” başlığını taşıyan yazı temelde söz konusu iki ülkenin bölgelerinde demokratik rejime sahip ülkeler olduklarını ve tam da bu nedenle bir dostluk kurabileceklerini söylüyor. Üstelik iki ülke arasındaki “derin tarihsel birikimlerin ve çok özel stratejik değerlerin” bu iki ülkeyi yakınlaşmaya mahkûm kıldığını da belirtiyor. Fakat yazar bu argümanların 1990’larda kaldığını, “yalnız demokrasiler” söyleminin bu dönemde üretilmiş bir mit olduğunu ve bu miti kullanıma sokacak koşulların artık ortada olmadığını göremiyor.

Devamını okuyun

Aşağıda “Türkiye’de Militarist Devlet Söylemi 1960–1983” (Ankara: Kadim, 2011, 168 sayfa) başlıklı kitabıma ilişkin yapılmış değerlendirmeleri sıraladım.

Devamını okuyun