15 Temmuz darbe girişimini bastırmak için hayatını feda edenlerin hatırasına..
Herkes muhakkak gör deyince dayanamayıp Amasya’ya gitmek istemiştik: ben, eşim ve üç yaşında kızım. Gittik de ve ülkedeki bu olağanüstü kenti neden daha önce görmedik diye hayıflanarak geri dönüyoruz. Kısa bir Ilgaz dağı arası sayılmazsa aralıksız 6 saatlik araç kullanmanın yorgunluğuyla Düzce yakınlarındaki dinlenme tesisinde ihtiyaç molası verip yola devam etme niyetindeydim. Tesisin içine girdiğimde 5-10 kişilik bir kalabalığın televizyon ekranına baktığını görünce yaklaştım. Boğaz köprüsü üstündeki tanklar görüntüdeydi ve haber bunların neden orada olduğunu açıklamıyordu. İzleyenlerden birine sordum, cevap kısa ve anlaşılabilirdi: belli değil, galiba ihbar alınmış olabilir.
Bir iki dakika daha baktım ama durum netleşmeyecek gibiydi ve yorgunluk üzerime iyice çökmüştü. Saat 22.30 civarıydı ve yola devam etmeye başladık. Lakin tank görüntüsü ciddi ölçüde darbe kuşkusunu içime atmıştı. Radyoları kurcalamaya başladım ve en sonunda Kral FM’de Oğuz Haksever’in sesinden bir darbe girişimi olduğunu öğrenmiş olduk. Kısa bir süre sonra Başbakan Binalı Yıldırım’ın sesinden bu bir darbe girişimidir açıklamasını duyunca eşime şunları söyledim: “böyle bir darbenin ilk hedefi Erdoğan olması lazım, Erdoğan’dan bir açıklama gelmediğine göre durum bir girişimden ziyade darbe olabilir”.
Bu kanaate ulaşır ulaşmaz, eşimin cep telefonundan otobandan en kısa çıkışı aradım ve Hendek’e çıkışı veren rotayı seçtim. Hendek’e geldiğimizde görevliler çıkış vermeyip bizi devam etmeye zorladılar. Trafiğin ciddi ölçüde sıkışacağından artık emin olduğum için eşime arabada su olup olmadığını sordum. Yarım şişe suyumuz kalmıştı. Kısa bir süre sonra trafiğin içine girmiştik. Araç 5 dakika durup 3 saniye ilerleyebiliyordu. Bu şekilde yaklaşık bir saat geçtikten sonra, iyice darbe olduğundan emin olmaya başlamıştık ve tedirginlik de artmıştı. Akyazı çıkışında otobandan ayrılacaktık ama bunun için 3 kilometrelik yolu geçmemiz gerekiyordu.
Saat 12 olmuştu ve hala darbeye karşı konuşmalarda Binalı Yıldırım’ın açıklamalarını duyuyorduk. Erdoğan’dan bir açıklama henüz radyolara düşmemişti. Telefonum bozuk olduğu için eşimin telefonundaki uygulamadan olası bir aksilik durumunda bizi otobandan bir şekilde gelip alabilecek arkadaşlarıma (Yıldırım ve İbrahim) mesaj attım. Akyazı gişelerine çok yakın olduğumuzu ve orada tıkanıp kaldığımızı ilettim. Bu sırada emniyet şeridi bazı sorumsuzlarca kapatıldığından çok sayıda ambulans yanımızdan zorlukla ilerlemeye çalışıyordu. Bu durum tedirginliğimizi artırdı. Erdoğan’ın Atatürk havalimanına doğru yola çıktığı haberi radyoda dillendirilmeye başlasa da, şüpheci soru şuydu: neden bir açıklama yerine böyle bir haberi duyuyorduk. Bu kuşku yerini kısa süre içinde ciddi bir tedirginliğe bıraktı: TRT’de darbe bildirisi okundu.
Biraz daha ilerleyince çalışma nedeniyle otoban trafiğinin Akyazı çıkışına verildiğini düşündüren uyarı işaretlerine denk gelmeye başladık. Saat 01:30 gibi Akyazı çıkışına 1 km’den az kalmıştı. Trafiğin tamamen donmuş olmaması ve çok yavaş da olsa ilerlemesi en büyük tesellimizdi. Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filmindeki açılış sahnesini hatırlatır (hani şu sistem bütünüyle kilitlenince hamile karısını hastaneye götüremeyen adamın dramı) bir ortam vardı otobanda. Ambulanslar ilerlemek için yolu açamıyor, yol kenarına park etmiş çok sayıda aracın dışına çıkan ve anlamsızca bekleşen insanlar.
Saat iki gibi otobandan ayrıldık Akyazı’dan Sakarya’ya olan yollar açıktı. Sakarya’ya girdiğimizde arabalarında ülkücü işareti yapan büyük bir kalabalık şehrin merkezine doğru akıyordu. Eşim ve kızımı bir an önce eve bırakıp meydana gitme niyetindeydim. Eve girer girmez telefondaki mesaj uygulamamda yüzlerce ileti ve arkadaşların şehir meydanında toplanma çağrısı.. gözlerimden uyku akıyor, fena halde yaz nezlesi olmuş durumdayım ve üstelik ömrümde ilk kez bir seferde 300 km’den fazla araba sürmenin bıraktığı feci bir baş ağrısı. Televizyonu açtım. Darbecilerin tutuklanmaya başladığı, sokaklara inen insanların tankların üstüne çıkmış görüntüleri.