2015 genel seçimleri Türkiye siyaseti için bir çok açıdan kırılma noktası oldu. Bunlardan en önemlisi 13 yıl süren tek parti hükümeti döneminin sona ermesidir. Yine bir çok kişinin de dile getirdiği gibi diğer önemli sonuç da HDP’nin barajı aşarak mecliste yer alması. “Bu ikili durumun temel belirleyeni ne oldu” sorusuna herkes kendi penceresinden cevap veriyor. Kimisi cemaat, kimisi Gezi’de başlayan laik hoşnutsuzlukta yaşananların nedenlerini arıyor. Fakat bana göre (ki bu yine paylaşılan bir kanaat) her iki tarihi sonucun en önemli (hatta açık ara) belirleyeni Kürtlerin oylarındaki değişim olmuştur. Dolayısıyla 2014’ten 2015’e siyasal davranışlarda değişen tek şey Kürtlerin oy verme tercihidir. (2011 seçimlerini değil de 2014’ü temel almanın gerekçesi Gezi ve Cemaat’le kavganın bu seçimde karşılığını bulmuş olması ve AK Parti’nin bu iki gelişmede kaybedeceği oyları 2014’te zaten önemli ölçüde kaybetmiş olması). Bu yargıya iki somut göstergeye dayanarak varıyorum.
İlk olarak, AK Parti en fazla oy kaybını Kürtlerin yoğun olarak yerleşik bulunduğu illerde yaşadı. Örneğin Van’da AK Parti’nin oyları 2011’de yüzde 40,25 iken, 2014’de ufak da olsa bir artış göstererek 40,49 oldu, fakat 2015 seçimlerinde dramatik bir düşüş yaşayarak 19,43’e geriledi. 600 bine yakın seçmenin olduğu Van’da yaşanan yüzde 20’nin üzerindeki düşüş AK Parti için 2014’den 2015’e bir ilde yaşadığı en sert düşüş oldu. Yine benzer şekilde Ağrı’da da AK Parti’nin aldığı oy oranları 2011’de 47,6 iken önce 2014’de 34,15’e ardından 2015’de 15,83 düştü. Bir yılda yüzde 20’ye yakın bir düşüş söz konusu. (2011 ile kıyaslandığında dahi AK Parti’nin 2015’de yüzde olarak en çok oy kaybettiği iller sırasıyla, Ağrı, Siirt, Bitlis, Van, Muş, Batman, Bingöl, Diyarbakır, Iğdır, Erzurum, Urfa ve Kars)
Bu rakamları Kürtlerin ağırlıkta olduğu illerin [1] toplamına uyarlarsak resim daha da netleşiyor. Bu illerin toplamında 2011’de yüzde 44 olan AK Parti’nin oy oranı, 2014’te çok fazla bir kayıp yaşamadan 39,89’a geriliyor. Fakat 2015’de bu oran yüzde 15’in üzerinde bir düşüş gerçekleştirerek yüzde 26,07’ye iniyor. 4,5 milyona yakın seçmenin olduğu bu geniş coğrafyada 2014’ten 2015’e yüzde 15’lik bir gerileme Türkiye geneli ile kıyaslandığında daha anlamlı. 2014 seçimlerinde genel olarak bakıldığında yüzde 45,6 oranında oy alan AK Parti 2015’de 40,9’a gerilerken 4,7 oranında oy kaybetmiş gözüküyor. Dolayısıyla 2014’ten 2015’e kadar geçen sürede kaybedilen oyların açık ara önemli bir kısmı tartışmasız bir şekilde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde olmuş.
İkinci somut göstergeye gelince bu da AK Parti’nin coğrafi bölgelerde aldığı oylarındaki değişimine bakınca ortaya çıkıyor. AK Parti 2014 ile kıyaslandığında Karadeniz bölgesinde oylarını 0,06 oranında artırmış. Şayet yanılmıyorsam (somut bir araştırmaya henüz denk gelmedim) Kürtlerin en az yaşadığı bölge Karadeniz bölgesi. Yine Kürtlerin göreli olarak az yaşadığı İç Anadolu bölgesinde de AK Parti oylarını 2014’e göre artırmış gözüküyor. Burada da yüzde 0,7 civarında bir artış söz konusu. Kürt nüfusun göreli olarak yoğun olduğu Akdeniz’de de AK Parti oylarındaki artış yüzde 0,4 civarında olmuş. Sonuç olarak bu üç bölgede de AK Parti oylarını 2014’e kıyasla artırmış. Kürtlerin İzmir dışında fazla yoğun olmadığı Ege’de ise AK Parti oylarında 2,8’lik bir düşüş söz konusu. HDP’nin bölgenin açık ara en büyük ili İzmir’de oylarını aynı aralıkta yüzde 3,79’dan yüzde 10,31’e çıkardığını not edelim.
En büyük Kürt nüfusun yaşadığı İstanbul’un içinde bulunduğu Marmara bölgesinde ise AK Parti’nin oyları ciddi oranda düşmüş. 2014’e göre AK Parti bu bölgede yaklaşık yüzde 3,1 oranında bir oy kaybı yaşamış. Geçerken İstanbul’da HDP’nin 2014 seçimlerindeki yüzde 5’den, yüzde 12,4’e yükseldiğini not edelim. Bu yaklaşık 600,000’e yakın oy anlamına geliyor (Kürt yoğunluktaki illerdeki artış ise aynı dönem söz konusu olduğunda toplamda bir milyonun üzerinde). Marmara’daki değişimi önemli ölçüde İstanbul belirlemiş gözüküyor (Kürtlerin yoğun olduğu ilçelerdeki değişime bakında HDP’nin asıl oy kazanımının Istanbul’da da Kürtlerden geldiği rahatlıkla söylenebilir). Elbette Kürt olmayan seçmenlerin de bu yüzde 7,4’lük artışta bir etkisi var. Bu nedenle Marmara bölgesi tek başına bize yeterli desteği sağlamıyor gözükebilir. Dolayısıyla, asıl çarpıcı sonuç Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine bakıldığında ortaya çıkıyor.
Doğu Anadolu’da AK Parti’nin oyları 2014’deki yüzde 44,91 oranından 2015’de 35,81’e geriliyor. Yaklaşık 8,9’luk bir oy düşüşü söz konusu. Bu rakam Türkiye genelindeki yüzde 4,7’lik gerilemesinin neredeyse iki katı oranda yaşanan bir gerileme. Güneydoğu Anadolu’da da benzer bir tablo söz konusu. AK Parti 2014’te aldığı 44,18’lik oy oranını 2015’de 33,39’a geriletmiş durumdadır. Yüzde Gaziantep, Urfa, Diyarbakır ve Mardin gibi nüfus olarak yoğun bir coğrafyada 10’un üzerinde ciddi bir kayıp söz konusu.
(Elbette Kürt oylardaki HDP özelinde homojenleşmenin istisnaları var örneğin Adıyaman’da AK Parti oylarını 2014’e göre 2015’de yüzde 3,3 oranında artırmış, fakat buna karşılık HDP’deki artık 17’nin üzerinde 7,8’den 22,6’ya çıkmış)
Sonuç olarak bu iki temel veri açık bir şekilde AK Parti’nin ciddi oy kaybının Kürtlerin değişen oy tercihlerinden kaynaklandığını gösteriyor. 2015 seçimlerini 2011’le değil de 2014 ile kıyaslamak bize Gezi ve Cemaat kavgasının etkilerini seçmen tercihinden temizleme imkanı sağladığı için AK Parti’nin 2015 seçimlerini neden kaybettiği sorusuna daha sağlıklı bir cevap veriyor. Bu kaybın nedenleri elbette çoktur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürtler karşısında sertleşen dili bir cevap olarak ileri sürülebilir. Fakat geçerken belirtmek gerekir ki, KCK tutuklamaları sırasında benzer bir dili kullanmasına rağmen böylesine bir kopuş yaşanmamıştı. İkincisi, Kobane deneyiminin Kürtlere kendi başlarının çaresine bakmadıkları sürece savunucuları olmadığını öğretmiş olması Kürt oylardaki kaymada önemli belirleyici olabilir. Üçüncüsü, AK Parti’nin düşük profilli adayları tercih etmesi ve bölgede aktif bir kampanya yürütmemesi bir başka açıklama olabilir. Bunları ve diğer sebepleri uzun bir süre daha tartışacağız.
Fakat, 2015 seçimi tartışmasız bir şekilde şu iki durumu net bir şekilde ortaya koydu: Kürt oyları önemli ölçüde homojenleşti ve bu homojenleşen oylar Türkiye’deki tek parti hükümet kurabildiği bir dönemini de sona erdirdi. Kanaatime göre, önümüzdeki on yılın temel konusu ve gündemi bu olacaktır. Kürtlerin Türkiye içinde siyaseten var olabileceklerini görmesi Türkiyelilik fikrini önemli ölçüde beslerken, öte yandan Kürt oyların hızla homojenleşmesi Türkiyeliliği önemli ölçüde törpüleyecektir. Önümüzdeki on yılın Türkiye’sini de bu gerilimin kendisi şekillendirecektir.
[1] Bu iller, Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, ŞanlıUrfa, Şırnak Tunceli ve Van
NOT: Oy oranlarını habertürk’ten aldım, verilere ilişkin hatalar olursa düzeltilecek.
[…] In addition, not all or even most of the Kurdish citizens of Turkey support PKK. In fact, the AKP has always had a strong base of support amongst Turkey’s […]
[…] but also many secularists. Further, Erdogan’s appeal to Kurdish voters has been far from negligible; until 2014, for example, he was able to receive almost 40 percent of Kurdish votes. On top of […]