Beni Takip Edin !

Uluslararası İlişkiler disiplini içince Realist teorinin 1990’ların ortalarından beri harıl harıl çalıştığı konulardan biri ‘seçmen maliyetleri’ (audience costs) kavramı. Basitçe devletlerin belli bir kiriz durumu ile karşı karşıya kalmaları halinde, liderin atacağı adımların seçmenlerde bir karşılığı olduğu varsayımına dayanır. Özellikle vatandaşların dış politik gelişmelere ilgilerinin arttığı 20. Yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte bu kavramın kilit bir önem arz etmeye başladığı ve dış politika çalışmalarında bir hayli işlevsel olduğu söylenmektedir.

Bu konuda öncü bir çalışmaya imza atan James A. Fearon (1994), otoriter sistemler ile demokratik sistemler arasında dış politika davranışı konusundaki farkı açıklayan kilit bir kavram olarak ‘seçmen maliyetleri’ni ortaya atmış ve bunu kuramsallaştırmıştır. Basitçe şu şekilde işler: Vatandaşlar boş tehdit ve sözlerin devletin prestijine zarar verdiğini düşündüklerinden dolayı bunları liderin yeteneksizliği olarak tanımlarlar. Bu tanım seçim zamanında kriz döneminin liderine seçmen maliyeti olarak geri döner. Dolayısıyla, böyle bir maliyet olasılığı demokratik toplumlarda dış politik karar alma sürecinin temel belirleyenlerinden biri olarak değerlendirilmelidir (bkz. Fearon, 1994; Smith, 1998).

Fakat işleyişin öyle sorunsuz bir süreçten geçmediğini dolayısıyla öngörünün çok da kolay olmadığını ileri süren bir grup araştırmacı da, seçmenin dış politikanın bir oyun olduğunu ve tam da bu nedenle liderin blöf yaptığını fark edebildiğini ileri sürmektedir. Bu durumda blöf işe yaramadığı için lideri suçlamayan seçmen, sonuç istenilen seviyede olmasa da lideri affedebilmektedir (bkz. Gowa, 2000; Walt, 1999). Kısacası, ‘seçmen maliyetleri’ dış politik davranışları inceleme noktasında değerli bir kavram olsa da, bu davranışların öngörülmesi noktasında yeterince bilimsel bir kesinlik sunmamaktadır.

Yakın dönemde yapılan çok sayıda çalışmalardan örneğin Michael Tomz’un çalışması (2007) ‘seçmen maliyeti’nin geçerliliğinin deneysel olarak ortaya konulabileceği etrafında dönmektedir. Yaptığı bir anket çalışmasında vatandaşların krizi tırmandıran açıklamalar yerine krizin dışına çıkaran davranışlara daha fazla prim verdiği göstermeye çalışmıştır.

Boş tehdit ya da sözlerin nasıl bir çerçeve içine oturtulduğu, bunların yapıldığı dönemde gündemi nasıl işgal ettikleri ve daha da önemlisi vatandaşların kendi kimlikleri ile bu tehditler arasında nasıl bir paralellik kurduğu gibi parametreler kolay ölçülemez. Fakat bu parametreler ‘seçmen maliyetleri’ adı altında kuramsallaştırılan varsayımları çürütme gücüne sahiptir. Örneğin Türkiye’de seçmenler İsrail’e yönelik kullanılan tehditlerin gerçek karşılığı olmadığını bilmelerine rağmen, bu tehditlerin kendi kimlikleri noktasında işlevsel olması nedeniyle bu içi boş tehdide sığınan liderleri ödüllendirmektedir.

Türkiye bu tartışmayı zenginleştirmek bağlamında çok sayıda örneğe ev sahipliği yapmıştır; 1974 öncesinde Kıbrıs konusunda dile getirilen tehditler, 1990’larda Yunanistan, Ortadoğu ve Kafkaslar ekseninde kullanılan benzer ifadeler ve 2000’lerde İsrail’e karşı başvurulan benzer dil. Fakat özellikle Arap Baharı sonrası süreçte Türkiye’nin Mısır’da fakat daha da önemlisi Suriye’de kullandığı dil bu bağlamda bir hayli değerli arşiv sunmaktadır.

Realist camiada epey popüler olan bu konu Türkiye’de bir çok teori konusunda olduğu gibi maalesef ıskalanmış durumda ve örnek olay zenginliğine rağmen pek çalışma çıkmamış. Bahar Levenotoglu ve Ahmet Tarar (tabii ki, Türkiye’de değiller) bu konuda epey bir şey karalamış durumda.

Kaynakça

Fearon, James D. (1994), “Domestic political audiences and the escalation of international disputes”, American Political Science Review 88(03): 577-592.

Gowa, Joanne (2000), Ballots and bullets: The elusive democratic peace, Princeton University Press

Smith, Alastair (1998), “International crises and domestic politics”, American Political Science Review 92: 623-638.

Tomz, Michael (2007), “Domestic audience costs in international relations: An experimental approach.” International Organization 61(4): 821-40

Walt, Stephen M. (1999), “Rigor or rigor mortis? Rational choice and security studies”, International Security 23(4): 5-48

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.